Kan transfüzyonu nedir, hangi durumlarda yapılır?

Kan naklinin ne demek olduğunu bilen bir hasta, tedavi sürecinde üzerine düşen görevleri daha bilinçli yerine getirir. Bu şekilde olası riskleri daha iyi anlar ve doktorunuzla etkili bir şekilde iletişim kurarsınız. Kan kaybı, anemi veya kan pıhtılaşma bozuklukları durumlarında kan nakli genellikle hayati önem taşır. Bu noktada sıklıkla bu kavramın anlamı araştırılmaktadır.

Kan nakli nedir ve hangi durumlarda yapılır?

Kan nakli, eksik kanın veya kan bileşenlerinin damar yoluyla kişiye verilmesi işlemidir. Kan kaybı yaşayan kişiler veya bazı hastalıkların tedavisinde kan bağışı çok önemlidir. Transfüzyon süreci genellikle donörün kanının çeşitli testlerden geçirilmesiyle başlar. Bu testler kanın güvenli ve hastaya uygun olduğundan emin olmak için yapılır. Kanın güvenli olduğundan emin olunduktan sonra damar yoluyla alıcıya verilir. Kan naklinde kullanılan ana kan bileşenleri şunlardır:

  • Konsantre kırmızı kan hücreleri
  • Taze dondurulmuş plazma
  • trombosit konsantreleri
  • Kriyopresipitat

Kanın her bileşeni farklı tıbbi durumlar için kullanılır. Örneğin kırmızı kan hücreleri eksikse yalnızca kırmızı kan hücreleri verilecektir. Bu sayede hastaya başka hiçbir gereksiz bileşen uygulanmaz. Günümüzde tıbbi gelişmeler sayesinde tam kan nakli oldukça nadirdir. Bunun yerine hastanın ihtiyacına göre belirlenen kan bileşeni uygulanarak daha etkili ve güvenli bir tedavi sağlanır.

Kan nakli, doğru uygulandığında hayat kurtaran bir yöntemdir ve modern tıp sayesinde her hastanın durumuna uygulanabilmektedir. Bu işlem hastanın ihtiyacına göre farklı şekillerde gerçekleştirilebilmektedir.

Anemi durumunda hastanın hemoglobin düzeyine ve genel sağlık durumuna göre kan nakli yapılır. Şikayeti olmayan sağlıklı hastalarda hemoglobin düzeyi 7 g/dl’nin altına düştüğünde transfüzyon önerilir.

Anemiye bağlı bazı bozukluklar ortaya çıktığında kırmızı kan hücresi nakli yapılır. Bu şikayetler arasında hızlı kalp atışı, yorgunluk, halsizlik ve nefes darlığı sayılabilir. Ancak aktif kanaması olan hastalarda hemoglobinin 8 g/dl’nin altına düşmesi durumunda kan transfüzyonu önerilmektedir. Ağır kan kaybı olan kişilerde vücut yeterince oksijen alamadığı ve şok riski oluşabileceği için kırmızı kan hücresi nakli hayati önem taşır.

Trombosit transfüzyonu, vücuttaki trombosit sayısı çok düştüğünde veya trombositler düzgün çalışmadığında yapılır. Örneğin kemik iliği yetmezliği olan hastalarda trombosit sayısı 10 X 10⁹/L’nin altına düşerse transfüzyon yapılması gerekir. Kanama riski varsa bu eşik değer 20 X 10⁹/L’ye çıkarılır. Ancak bazı cerrahi işlemler öncesinde hastanın trombosit sayısının 50 X 10⁹/L’nin üzerinde olması önemlidir.

İlginizi Çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir